Fikret Mualla: un mélange dexpressionnisme et de fauvisme et des tableaux pleins de lyrisme et de sincérité
FIKRET MUALLA (1903-1967)
Fikret Muallâ (Saygı) est né en 1903 à Istanbul. Boitant à la suite dun accident et orphelin de mère dans sa petite enfance, son père sétant remarié, ce très jeune garçon marqué par les évènements devint un être particulièrement nerveux et irascible. Après des études scolaires dans les lycées Saint Joseph et Galatasaray, il poursuivit des études dingénieur en Allemagne. En visitant les musées dAllemagne, de Suisse et dItalie, il prit conscience de ses dons artistiques pour la peinture et très vite sinitia sérieusement au dessin. Il dessina avec talent des modèles de mode, des gravures qui eurent un grand succès dans les revues allemandes à la mode. Ne recevant plus dargent de son père dont la situation était devenue difficile, il fut pris en charge jusquà lâge de vingt-cinq ans par un prince égyptien et put rester en Allemagne.
Très porté sur lalcool, Fikret Muallâ dû subir un long traitement à lhôpital en 1928. Plus tard il partit pour la France et vécu à Paris parmi les artistes des quartiers de Montparnasse et Saint-Germain. A Paris, il peignit énormément mais nayant plus dargent, il revint en Turquie et devint professeur de dessin dans une école secondaire dAyvalık (1934). Ensuite il rentra à Istanbul et dessina les costumes dopérettes comme Lüküs Hayat, Deli Dolu et Saz Caz. Ces dessins illustrèrent également le livre de poème Varan 3 de Nâzım Hikmet, il prépara des dessins pour des revues et fit une trentaine de tableaux sur Istanbul pour le pavillon turc de la Foire de New York.
Avec lhéritage quil reçu à la mort de son père il retourna vivre à Paris en 1939. Asocial, sadonnant à la boisson, les années passant sa vie devint de plus en plus difficile et déséquilibrée. Pendant un séjour à lhôpital lors dun traitement, il peignit pour Dina Viern qui le prit sous sa protection et lui permit dexposer ses oeuvres pour la première fois en novembre 1954. Après une deuxième exposition il dut retourner dans un asile psychiatrique, cest à cette époque que Madame Anglés, une de ses fidèles clientes, devint son mécène. En 1962 à la suite dune paralysie, elle le fit soigner, linstalla et le fit vivre dans sa maison de Reillanne près de Nice. Resté paralysé jusquà la fin de sa vie, Fikret Muallâ mourut en juillet 1967 à Nice. En 1974, lépouse du Président de la République turque de lépoque Fahri Korutürk, elle-même artiste peintre fit revenir le corps de lartiste en Turquie.
En 1976 une exposition au nom du peintre fut organisée à Ankara avec 108 de ces tableaux, provenant de différentes collections, de ses amis et proches. La plupart de ses oeuvres appartiennent à des collectionneurs privés et ne cessent de prendre de la valeur dans les ventes aux enchères.
Les oeuvres de Fikret Mualla portent les caractéristiques dun mélange dexpressionnisme et de fauvisme associés, dune forme de lyrisme enjoué et sincère. Ayant surtout vécu en France ses sujets préférés étaient les cafés, cirques et rues, reflets de sa vie parisienne. La peinture était pour lui une façon de vivre. Il a su transmettre les réalités de la vie aux couleurs et aux formes avec une très grande sensibilité et prit comme modèles les gens du milieu bohème dans lequel il vivait. Il travaillait surtout la gouache pour laquelle il avait une préférence et quil pouvait rapidement manier. Il excellait également dans la peinture à lhuile et laquarelle. Il est toujours resté indépendant et en dehors de toutes influences académiques et na jamais participé aux tendances contemporaines. Il peignait suivant son inspiration, des uvres pleines dun lyrisme enthousiaste qui lui était bien particulier.
Mise à jour le : 05.03.2005
Source: http://www.mymerhaba.com/fr/main/content.asp_Q_id_E_2537
İstanbul Modern'den FİKRET MUALLA RETROSPEKTİFİ (15 Nisan-31 Temmuz 2005) |
15
Nisan'da açılan İstanbul Modern'in ilk retrospektif sergisi, yaşamı ve
yapıtıyla Türk resminin en önemli isimlerinin başında gelen, üstün sanatçı
kişiliği kadar trajik yaşamıyla da bilinen Fikret Muallâ'nın (1903-1967)
özgün dünyasını tüm boyutlarıyla sunuyor.
"Fikret Muallâ" retrospektifi, sanatçıyı hep sıradışı, çalkantılı, bohem yaşam tarzıyla yansıtan bakışı tersine çevirerek, "ressam" olarak taşıdığı değerin altını çizmeyi, Muallâ'nın yaratıcılığını ve zengin düşgücünü izleyicilerle buluşturmayı amaçlıyor. Sanatçının resim anlayışının, dönemlerinin ve değişimlerinin kendi içinde bir bütün olarak ele alınıp çözümlenmeye çalışıldığı sergi, yaklaşık 200 eseri bir araya getirmesi itibariyle şimdiye dek yapılmış olan en kapsamlı Fikret Muallâ retrospektifi olma özelliğini taşıyor. Sergide son derece titiz bir incelemenin sonucunda seçilen ve Muallâ'nın dünyasını temsil etme niteliğine sahip olan eserler yer alıyor. Tematik bir yerleştirmeden çok kronolojik bir düzenlemeyi yansıtan sergi yapıtın bütününü yansıtırken bir yandan da yaşamla örtüştüğü noktalara değinmeyi ve izleyiciye farklı okumalar sunabilmeyi hedefliyor. Küratörlüğünü Haşim Nur Gürel, Levent Çalıkoğlu ve Ali Akay'ın üstlendiği ve Eti Şirketler Topluluğu desteğiyle hazırlanan sergi, guaj, yağlıboya resimleri, desen çalışmaları kadar mektuplarından fotoğraflarına, trajik hayat hikayesine ve bilinmeyen yönlerine kadar ünlü ressamın zengin dünyasını yansıtıyor. Etkinlikler takvimi Sanatçının Ara Güler tarafından çekilmiş fotoğraflarından oluşan bir fotobiyografisi ve bir belgeselin de yer aldığı ve 31 Temmuz'a kadar açık kalacak sergi süresince, farklı eğitim ve ilgi düzeylerinde çocuk, genç ve yetişkinler için Fikret Mualla ile ilgili çalışmalar yapılacak; sanatı, eserleri tanıtılacak. İstanbul Modern gezici eğitim aracı, resimlerin röprodüksiyonlarını liselere taşıyacak. Nazmi Kal'ın sergi için özel çektiği ve "Fikret Mualla" adını taşıyan belgesel, sergi süresince müzenin video ve eğitim odalarında izlenebilecek. Ayrıca çocuklar için hazırlanan "Fikret Mualla-ABC" kitabının yanı sıra, sergi süresince sınırlı sayıda üretilecek özel Eti Tutku biküvisi kutuları ile 50 bin adet basılan özel Sel-Pak kutu mendillerinde sanatçının "Chianti Şişesi ve Balık" adlı yapıtı yer alacak. Yine sergi süresince müze mağazasında sanatçının çeşitli yapıtlarının yer aldığı kupa, yastık, mum gibi özel ürünler satılacak. İstanbul Modern Eğitim ve Sosyal Projeler Birimi de, sergiye koşut olarak farklı eğitim ve ilgi düzeyindeki çocuk, genç ve yetişkinler için çalaşımalar tasarladı. Bu kapsamda düzenlenen "Sanat İçin Genç Gönüllüler" tasarısında 15-18 yaş arasındaki topluluklara yönelik gezici eğitim çalışmaları, İstanbul Modern Gezici Eğitim Aracı ile uygulanacak. Sanatçının sergide yer alan resimlerinden seçilen röprödüksiyonlar İstanbul'daki liselere gönderilerek Mualla'nın öğrenciler tarafından tanınması sağlanacak. Sergiyle birlikte, yapıtların sesli etiketi niteliğini taşıyan işitsel turlar da başlayacak. 45 dakika sürecek olan bu turlar İngilizce ve Türkçe yapılacak. Sergi süresince sanatçının yaşamına tanıklık eden ve onu yakından tanımış Hıfzı Topuz, Rasih Nuri İleri, Zeyrep Yasa Yaman mayıs ayında düzenlenecek söyleşilere katılacaklar. İstanbul Modern Kitaplığı'nda da Fikret Mualla ile ilgili geniş bir yayın derlemesi oluşturuldu. Retrospektif Sergi Nedir? Sözcük olarak "geriye bakış" anlamını karşılayan Retrospektif Sergi, ressamın yaşamı boyunca gerçekleştirdiği yapıtlardan örneklerin irdelendiği ve değerlendirildiği toplu sergilemeler için kullanılagelen bir terim. KURATÖRLERDEN... Serginin kuratörlerinden Ali Akay ve Haşim Nur Gürel sorularımızı yanıtladı: Ali Akay: "Mualla'nın resimsel çizgisinde hayatının heyacanını izleyebilirsiniz" Haşim Nur Gürel: "Mualla, sadece "yaşayabilmek", "yaşamındaki güzellikleri anımsayabilmek" ve "mutlu olabilmek ve herşeyi unutabilmek" için resim yapmıştır." Sergi hakkında bilgi verebilir misiniz? Kaç resim sergilenecek? Şimdiye kadar düzenlenen Fikret Mualla sergilerinden farkı nedir? Haşim Nur Gürel: 244 resim sergilenmekte. Türkiye'nin ilk modern sanat müzesindeki ilk retrospektif olma özelliğini taşıyor. Oya-Bülent Eczacıbaşı Koleksiyonundaki yapıtlar toplu olarak ilk kez sergileniyor. Ara Güler'in Fikret Muallâ fotografları bir sergi düzeninde ve toplu olarak ilk kez sergileniyor. Resimleri ve fotoğrafları yorum metinleri eşliğinde sunan nitelikli bir katalog sergiye eşlik etmekte ve sergi eğitim etkinlikleri ile desteklenmektedir. Geniş bir "marketing" ürünleri yelpazesinin sergi ile eş zamanlı müze dükkanlarında satışa sunulmuş olmaları sayesinde izleyiciler sergiden "bir parçayı", "bir yapıt imgesi"ni kendi evrenlerine taşımak fırsatını da edinmiş olacaklardır Serginin üç kuratörünün olmasının nedenleri nelerdir? Resimler nasıl sergileniyor, tematik mi, kronolojik mi? Ali Akay: Sergiyi üç kuratör yaptık çünkü İstanbul Modern'in başından beri hep bu üçlü olarak çalışıyoruz ve aramızdaki iş bölümü de aynı şekilde mükemmel bir şekilde işliyor. Daha önce 60X60 sergisinden beri aynı şekilde çalışıyoruz. Doğrusunun da bu olduğunu görüyoruz. Ne kadar ahenkiyse ve birbirlerine yardım ediyorlarsa ortak çalısmalar o kadar daha iyi oluyor. Aynı zamanda dünyada da çok kuratörlü sergiler giderek yaygınlık kazanmakta. Kronolojik değil tematik-konseptuel olarak sergiliyoruz başından beri yaptığımız sergilerde. Sergilenecek resimleri seçerken kriterleriniz nelerdi? Haşim Nur Gürel: Sergide ressamın ilk yıllarından yapıtların yer aldığı bir dönemsel ve 8 tematik bölüm yer almakta; seçilen yapıtların o ilk dönemi ve sonraki temalar bölümlerini yansıtabilecek nitelikte yapıtlar olmalarına özen gösterildi. Ressamın farklı yıllarda ele aldığı konuları farklı ve benzer yorumlayışlarına da dikkat çekmeye yönelik bir yapıt seçimi söz konusu oldu. Sergilenecek resimleri nerelerden topladınız? Ali Akay: Koleksiyonculardan alındı ve titizlikle seçildi. Sergide yer alan resimler hangi dönem resimlerinden oluşuyor? Hangi teknikteki çalışmalar ağırlıklı? Haşim Nur Gürel: Sergideki en eski yapıt Rasih Nuri İleri Koleksiyonu'dan ödünç alınan 1927 tarihli "Peysaj"; ressamın 1967'de yaptığını kesinlikle bildiğimiz son yağlı boya natürmortu ise Dr. Safder Tarim Koleksiyonu'ndan Bu 40 yıllık dönemin hemen her yılından yapıtlar serginin farklı bölümlerinde tematik sunum çerçevesinde izlenilmekte... Sizce Fikret Mualla resminin, Türk resim sanatındaki yeri nedir? Ali Akay: Muallâ istisnai bir yere sahip olmuştur, çünkü hayatı da, resimleri de bir mitoloji olarak geçmiştir resim tarihimize. Bu günümüzdeki gençleri heyecanlandırdığına ve de ayrıca bu kadar çok koleksiyoncuyu hareketlendirdiğine göre önemli bir yeri olduğunu rahatça söyleyebiliriz. Haşim Nur Gürel: Türk Resim Sanatı'nın "Akademi" egemenliğindeki yıllarda ortaya çıkan, "Güzel Sanatlar Akademisi" dışında gelişen ve belli ölçüde yurtdışında da kabul gören önemli resim etkinliklerimizden birisinin yaratıcısıdır. Çeşitli tarzların kol gezdiği dönemlerde kendi özel koşullarının da etkisi ile hiçbir şeyi ve hiç kimseyi takmamış ve sadece "yaşayabilmek", "yaşamındaki güzellikleri anımsayabilmek" ve "mutlu olabilmek ve herşeyi unutabilmek" için resim yapmıştır. Daha çok sezgiselliğin öne çıktığı ve çok fazla bagajı kaldıramayan resim sanatı alanında bu nedenle de başarılı olduğu da ileri sürülebilir. Sizce Mualla'nın sıradışı kişiliğinin izleri resimlerine nasıl yansımıştır? Ali Akay: Bu resimsel çizgisinde de hayatının heyacanını izleyebilmekteyiz, çizgilerdeki duyumsallık bu heyecanı bize vermektedir. Kamuoyunda, Fikret Mualla'nın çarpıcı kişiliği ressam Mualla'nın önündedir. Ressam Mualla'yı geniş kitlelere ulaştırmak için neler yapılmalıdır? Haşim Nur Gürel: Resimlerine odaklanan, onun çarpıcı desen becerisinin ve üstün renk duyarlılığının incelenmesine öncelik veren eğitim etkinlikleri ve bu sergi kapsamında geniş bir yelpazede üretilen "marketing ürünleri" sayesinde bu sergiden sonra daha geniş bir izleyici kitlesinin sanatçıyı asıl önemli olan "has ressam" kimliği ile de tanıyacağını düşünüyoruz.
|
Retour: "Les Turcs connus en France"